Önemsizlik Yasası, birçok kişinin hayatını etkileyen bir bilinçdışı süreci ifade etmektedir. Bu yasayı çiğneyebilmek, kişilerin verimliliklerini artırarak hayatlarındaki işleri olumlu yönde etkileyecektir.
Ama öncelikle Önemsizlik Yasası ya da bir başka adıyla Parkinson Yasasının ne olduğu sorusuna açıklık getirmemiz gerekiyor.
Parkinson Yasası Nedir?
Parkinson Yasası, ilk kez 1955 yılında Cyril Northcote Parkinson tarafından ele alınmıştır. En basit ifadeyle Parkinson Yasası, bir işi yapmak için verilen sürede kişinin zamanını verimli kullanamamasını açıklayan bir terimdir; erteleme sendromu olarak da bahsedilmektedir.
Bu yasayı daha iyi anlayabilmek adına aşağıdaki örnek olaya gelin beraber göz atalım.
Diyelim ki iş yerinde, müdürümüz tarafından bize verilen bir iş var; işin son teslim tarihi ise üç hafta sonrasına. Normal koşullarda bu işi bitirmemiz bir haftamızı alacak. Ancak işin son teslim tarihi üç hafta sonrasına olduğu için işi, olabildiğince erteleme eğiliminde olacağız. Yani Parkinson Yasası bize, daha az sürede bitirebileceğimiz işleri dahi farkında olarak ya da olmayarak ertelediğimizi, zamana yaydığımızı söyler.
Parkinson (Önemsizlik) Yasasını Etkileyen Koşullar
İşin gereğinden uzun bir sürede tamamlanmasına sebep olan çeşitli etkenler vardır. Bu etkenlerden ilki erteleme davranışıdır. Erteleme davranışı, yapılması gereken işin tamamlanması için ne kadar süre olduğu fark etmeksizin, işe teslim tarihi yaklaşana kadar başlanmamasını ifade eder.
Benzer bir diğer etken de demirlemedir. Demirleme, işi bitirmek için verilen süreyi düzgün kullanmayarak işi bitirme süresini uzatma eğilimidir. İşin belirlenen son teslim tarihinden önce bitirileceğine inanılarak işin daha uzun sürede bitirilmesine neden olmaktadır.
Peki, bu yasayı çiğnemek mümkün mü? Elbette! Gelin birlikte zamanı nasıl daha verimli kullanabileceğimize bakalım.
Altın Kural: Önemsiz Konulara Gereğinden Fazla Vakit Ayırmayın!
Cyril Northcote Parkinson, Parkinson Yasasını çiğneyebilmemiz ve hangi işin daha önemli olduğuna karar verebilmemiz için bizlere şunu hatırlatmaktadır: Bir konuyu anlamak için harcanan zaman, o konunun gerçekteki önemi ile ters orantılıdır; dolayısıyla önemli konular, en az zaman ayrılan konulardır.
Yaptığı bike-shedding isimli deneyle Parkinson; kişilerin yetkinliği ve bilgisi olan önemsiz konulara, yetkinliği ve bilgisi olmayan önemli konulardan daha fazla zaman ayırdığını kanıtlamıştır.
Dolayısıyla bizim yapmamız gereken bilgimizin ve deneyimimizin yetersiz olduğu konuların aslında önemli ve vakit ayırılması gereken konular olduğunu unutmamaktır.
İş Ortamında Önemsizlik Yasasını Çiğnemek
Özellikle iş yaşamında Önemsizlik Yasası, kişileri önceliklerinden uzaklaştıran bir faktördür. Şunu unutmamak lazım ki disipline edilmiş odak noktaları olmaksızın bir görevin eksiksiz tamamlanması neredeyse imkânsızdır.
Dolayısıyla Cyril Northcote Parkinson’un hatırlattığı üzere hangi işte daha yetkin olduğumuzu bilmeli ve kendimizi yeterli bulmadığımız konulara daha fazla vakit ayırmalıyız. Bize verilen hangi işin öncelikli olduğunu bilmek için öncelikle kendi yetkinliğimizi bilmemiz gerekir.
Zamanı Etkili Kullanmak Sandığınızdan Daha Kolay
Hayatımızda harcadığımız en değerli varlığımız, zamanımızdır. Bu nedenle zamanımızı verimli kullanmak demek, hayatımızın her alanında daha üretken olmak demektir. Yaptığımız işlerde, yerine getirdiğimiz sorumluluklarda, zamanımızı etkili kullandığımızda kendimizi başarılı sayabiliriz.
Zamanımızı etkili kullanmanın anahtarı, kendimizi bilmektir. Sınırlarımızı ve bilgimizi bilerek doğru konulara odaklanmak bizleri zaman konusunda tasarruflu olmaya itecektir.
Unutulmaması gereken nokta şudur; zamanı boşa harcamak, bir işe çok zaman harcamaktan daha fenadır.
Aleyna Cebeci