Kararsız Aday derken: Ne aradığını bilmeyen, sadece piyasada kendi yerini görmek için görüşme yapan, kendi kurumunda ücret ve mevkisini yükseltmek için piyasada görünür olmaya çalışan adaylar.
Kararsız Şirket derken: Rolden beklentisini net tanımlayamayan, adaya göre yol almaya çalışan, kararsız ve geç karar alan şirketler.
Bu kavramlar hayatımızda yeni değil tabi, ancak son dönemde daha da tetiklendi. Yaşadığımız belirsizliklerin rolü büyük oldu.
2016’dan beri konuşulan VUCA dünyası (Değişkenlik (Volatility), Belirsizlik (Uncertainty), Complexity (Karmaşıklık) ve Muğlaklık (Ambiguity) son birkaç yılda yaşadığımız gelişmelerle daha da derinleşti. Yepyeni gündemler, yeni alışkanlıklar ortaya çıkmaya başladı. Remote ve hybrid çalışma modellerinin ortaya çıkmasıyla şirketle ana bağlantımız mobil cihazlarımız ve bilgisayarlarımız oldu. İnsan temasının azalmasıyla bağlılık kavramını sorgulamaya başladık. Dirsek dirseğe temasın olmadığı noktada ağırlıklı kendi içimizden güç aldığımız yetkinlikler ön plana çıkmaya başladı. Örneğin, “Değişim cesareti”, “Belirsizlikle başa çıkabilme gücü”, “Duygusal Dayanıklılık” gibi.
Tüm bunlar neticesinde adaylar daha çok değişime açık hale gelirken, şirketler de arayışlarında değişken kriterlere, adaylara göre hareket alanı belirlemeye, karar vermeye çalışıyorlar. Pek çok değişken söz konusuyken, her gün bir şey değişirken karar vermek zorlaştı.
Peki, böyle durumlarda doğru ilerleyebilmek adına hem adaylar, hem şirketler nasıl daha net kararlar alabilir?
Aday tarafından yaklaşırsak, kendi yaşam amacına yönelik, uzun vadede mutlu ve başarılı hissetmeye devam edebilmeye yönelik bir sorgulama biçimi kurtarıcı oluyor:
Örneğin:
- İşimde yapmaktan keyif aldığım neler var?
- Benim için başarı tanımı nedir? İşimi başarılı yaptığımda ne hissediyorum, ne hissedeceğim?
- Para kazanmak dışında işimin hayatıma nasıl bir değer katmasını bekliyorum?
Şirket adına da doğru kişiyi konumlandırmak için onun iç motivasyonunu, uzun vadeli birliktelik için gerçekten o işin insanı olup olmadığını anlamak çok elzem hale geldi. Kurtarıcı olabilecek birkaç örnek soru şunlar olabilir:
- Neden bu görüşmeye katılmak istedi?
- Bu role ne katmayı düşünüyor ve bunun için başlangıç noktası ne olurdu? Neleri ele alırdı?
- İşini yaparken nasıl bir amacı olduğunu düşünüyor? Neye hizmet ediyor? Bu onun için neden önemli?
Bu tip sorular elbette ki yol göstericilikte bir başlangıç noktası niteliğinde. Aday-şirket uyumu sürekli gözetilmesi ve üzerine emek harcanması gereken bir süreç. Her ilişki biçiminde olduğu gibi.
İşe alım süreçlerinizde desteğe ihtiyacınız olursa [email protected] adresinden bizlere ulaşabilirsiniz.
Ahu Şenol