Sojourner Truth Kimdir?
Asıl ismi İsabella Baumfree olan, öncenin kölesi, sonranın büyük siyahi kadın hakları savunucusu Sojourner Truth, 1797 yılında Isabella Baumfree olarak köle bir aileye doğmuştur. Ve 19. yüzyılın en önemli insan hakları aktivistlerinden biri olacaktır.
Çocukluğunu New York’ta, Hollandalı-Amerikalı olan Albay Johannes Hardenberg’in yanında geçirdi. Diğer köleler gibi o da satılmanın getirdiği eziyeti çekti, dövüldü ve birçok defa suiistimale uğradı. Robert isimli bir köleye âşık oldu, zorla birbirlerinden ayırıldılar. Thomas adında bir köleyle zorla evlendirildi ve ondan beş çocuğu dünyaya geldi.
1827’de, sahibi New York Kölelik Karşıtı Yasası’na uymayıp onu serbest bırakma sözünü tutmayınca Isabella, hakkının verilmesini talep etmeyerek kendi hakkını kendi kullandı. Ardından ‘’kaçtı’’ söylemlerine ithafen sahibine de bildirdiği sözlerinde ki gibi “Kaçmadım, gündüz gözüyle yürüyüp gittim.” dedi.
Isabella giderken yanında sadece kızı Sophia’yı alabilmişti. Diğer çocukları esaret altında kalmıştı. Oğlu Peter’in velayetini alması 2 yılını alacaktı. Ondan sonra diğer çocuklarından herhangi birini görmek için 2 yıl daha beklemek zorunda kalacaktı.
Sojourner Truth’un Hayatı
30 yılı aşkın bir süre tek başına birçok eyalet gezdi, düşsel öğretilerin gerçeğini yaydı, gittiği yerlerde çeşitli konuşmalar ve dinsel şarkılar söyleyerek köleliğin kaldırılmasını öğütledi. Hiç okuma yazma bilmemesine rağmen etkileyici bir konuşmacı olarak bilinirdi. Konuşmalarında İncil’den alıntılar yapar, ruhsal idealler ve kölelik deneyimlerini kullanırdı. Konuşmaları genellikle Afrikalı Amerikalılara ve kadınlara yapılan zulmü kınamaktı.
Kendine edindiği bu görevi onu sık sık ülkenin en saldırgan bölgelerine götürdü. Burada kalabalığın içinde tek siyahi kadın olarak çağ dışı insanlara konuştu. Çok güçlü hitabeti nedeniyle hitap ettiği kitlelerin kadın olduğuna inanmaması sonucunda onlara göğüslerini göstermek zorunda kaldı.
1843’te adını ‘’gezgin’’ ya da ‘’konuk’’ anlamına gelen ‘’Sojourner Truth’’ olarak değiştirdi.
Aktivistliği, kalabalıklara çıkarak konuşma yapmakla kalmadı, 1850’lilerde büyümekte olan kölelik karşıtı harekete dâhil oldu. Siyahi birlik için erzak topladı ve iç savaş boyunca aktif olarak çalışmasından dolayı Beyaz Saray’a davet edilerek, Başkan Lincoln tarafından kutlandı.
ABD’deki kadınların oy hakkı mücadelesi başladığında yine ön safhalarda yer aldı ve ölene dek kadınların oy hakkı için mücadele etti.
Sojourner Truth, Akron, Ohio’da yapılan Kadın Hakları Kongresi’nde Amerika tarihinin en ünlü kölelik karşıtlığı ve kadın hakları konuşması olarak bilinen “Ben Kadın Değil Miyim?” konuşmasını gerçekleştirdi.
Sojourner Truth’un Ünlü Konuşması
Tarih, 1851
Yer, Old Stone Kilisesi
Sojourner Truth; “Çocuklar, bir yerde bu kadar şamata varsa dengesiz bir şeyler var demektir. Bence Güney’in zencileri ve Kuzey’in kadınlarının hepsi insanın haklarından söz ediyorsa, beyaz erkekler kısa sürede zor duruma düşecektir. Ama burada ki bunca insanın konuştuğu şey nedir?
Şu adam, kadınların at arabalarına çıkarılmalarına, çukurların üzerinden geçmelerine yardım edilmesi ve her yerde en güzel yerin onlara verilmesi gerektiğini söylüyor. Kimse hiçbir zaman benim bir at arabasına binmeme, bir çamur birikintisinin üzerinden atlamama yardım etmedi ve herhangi bir yerin en iyisini vermedi!
Ve ben kadın değil miyim?
Bana bakın! Koluma bakın! Ben toprak çapaladım, tohum ektim, ahırlara sürüldüm ama hiçbir erkek başıma geçemedi!
Ve ben kadın değil miyim?
Bir erkek kadar çalışıp, bulabildiğimde bir erkek kadar yiyebilirdim ve kırbaca da dayanabilirdim!
Ve ben kadın değil miyim?
Beş çocuk doğurdum ve köleliğe satıldıklarını gördüm ve anne tasasıyla ağladığımda beni İsa’dan başka kimse duymadı!
Ve ben kadın değil miyim?
Sonra kafadaki bu şeyden bahsediyorlar; ne diyorlar ona? (Dinleyicilerden biri “zeka” diye fısıldar.) İşte o tatlım. Zekanın kadınların ya da zencilerin haklarıyla ne ilgisi var? Benim bardağım yarım litre alırken seninki çeyreği kadar fazla alıyorsa, benim kendi yarımımın hepsine sahip olmama izin vermemen kabalık değil midir?
Sonra şurada ki siyah giyen küçük adam diyor ki kadınların erkekler kadar hakkı olamaz, çünkü Mesih kadın değildi! Senin Mesih’in nereden geldi? Senin Mesih’in nereden geldi? Tanrı’dan ve bir kadından! Erkeğin Mesih ile alakası yoktu.
Eğer Tanrı’nın yarattığı ilk kadın tek başına herşeyi tersine çevirecek kadar güçlü oldu ise, buradaki kadınlar da bir arada onu tekrar geri çevirecek güce sahiptir! Şimdi kadınlar bunu yapmak istiyor ve erkeklerin müsaade etmesi gerekir.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim, artık yaşlı Sojourner’ın söyleyecek sözü kalmadı.” Sojourner Truth bu söylemleri ile tarihe geçmiş oldu.
Sojourner Truth 1883’te, Battle Creek, Michigan’da öldü. Neyse ki köleliğin kaldırıldığını görecek kadar uzun yaşadı. Ama daha vereceği çok eşitlik mücadelesi olduğunu söylüyordu. Hemcinslerinin özgürleştiğini görmesi için sizce daha ne kadar yaşaması gerekirdi?
Truth’un bir keresinde dediği gibi ‘’Düşmanların ortasında bile güvende hissediyorum çünkü gerçek güçlüdür ve üstün gelecektir.’’
Selin Akbaş