Frida Kahlo, 6 Temmuz 1907 günü doğmuş olmasına rağmen, kendisinin doğum tarihini “Meksika Devrimi” nin gerçekleştiği 7 Temmuz 1910 günü olarak ilan etmiş, yaşamının modern Meksika’nın doğuşuyla başlamış olmasını istemiştir.
Altı yaşındayken çocuk felci geçirmiş, bir bacağı sakat kalmıştır. Kendisine “Tahta Bacak” lakabı takılmıştır. Doktorlara göre yaşaması bir mucizeydi. Kahlo da bu mucizeyi gerçekleştirdi. Dönemin en iyi eğitimini veren Ulusal Hazırlık Okulu’nda eğitime başlamıştır. Bu okul Frida Kahlo’nun sanat ve edebi yönden zenginleşmesini sağlamıştır. Frida okulda, anarşist bir edebiyat grubuna dâhil oldu. 18 yaşındayken geçirdiği bir trafik kazası bütün hayatını değiştirdi.
17 Eylül 1925 yılında okuldan eve dönerken bindiği otobüs tramvayla çarpışması sonucu çok kişinin öldüğü kazada, tramvayın demir çubuklarından birisi Frida’nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştı.

Kazadan sonra tüm hayatı hastaneler olmuştur. Omurgası ve sağ bacağında dinmeyen bir acıyla yaşamaya mahkûm kalmıştır.
Kazadan bir ay sonra hastaneden çıkan Kahlo, ailesinin teşviki ile sıkıntı ve acıdan kaçmak için resim yapmaya başladı. Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto-portreler yaptı. İlk oto portresi olan “Kadife Elbiseli Otoportre” yi 1926 yılında oluşturmuştur.
32 kez ameliyat geçiren Kahlo’nun çocuk felci nedeniyle sakat olan sağ bacağı ise 1954’te kangren yüzünden kesilmiştir.
Frida Kahlo ve Rivera’nın İle Evliliği
Kahlo ilk eşi Rivera ile 21 Ağustos 1929’da evlendi. Evlilikleri, “fil ile güvercinin evliliğine” benzetildi.
Sanatçı, ikinci otoportresini evlendiği yıl yapmıştır. 1930’da eşiyle beraber ABD’ye gitmiş ve 3 yıl burada yaşamıştır. Kahlo, çoğu duvar kâğıdı tasarımlarını burada gerçekleştirmiştir. 1933’te Rivera aldığı duvar resmi siparişlerini bitirinceye kadar eşiyle birlikte orada yaşamıştır.
Kahlo, evliliklerinden iki yıl sonra düğün fotoğraflarından yola çıkarak “Frida ve Diego Rivera” adlı tablosunu yapmıştır. San Francisco Kadın Ressamlar Topluluğu yıllık sergisinde sergilenen bu eser, onun bir sergide yer alan ilk tablosu olmuştur.
Frida’nın evlilikleri sırasında çeşitli erkeklerle beraberlikleri o dönem de sık sık çalkalanmıştır. Bunlarda birisi de Rus devriminin önde gelen isimlerinden Lev Troçki’ dir. Aralarındaki ilişkiyi Troçki’nin eşinin fark etmesi üzerine Frida, Troçki’den ayrılmıştır. Troçki’ye düzenlenen suikastten sonra Frida da sorgulanmış ve bir süre Meksika’dan ayrılmayı uygun bulmuş, o sırada San Francisco’da bulunan eski eşi Rivera’nın yanına gitmiş ve çift orada yeniden evlenmişlerdir.
Frida, yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen resim yapmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Amerika ve Fransa’da sergiler açmıştır. 1938 yılında New York’ta açtığı sergi ona büyük ün getirmiş, 1939’daki Paris sergisi ile övgüler toplamıştır.
1943 yılında bir sanat okulunda öğretim üyeliğine başlayan Frida, sağlık durumunun iyi gitmemesine rağmen ders vermeyi on yıl boyunca sürdürdü. Sağlık koşulları nedeniyle derslerini evinde veriyordu. Öğrencilerine “Los Fridos” (Frida öğrencileri) denildi.
1950’de omurgasındaki sorunlar nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve 9 ay hastanede kaldı. 1953 yılı Nisan ayında Mexico City’de bir kişisel sergi açtı, Temmuz ayında ise sağ bacağı kesildi.
Ölümü;
Frida Kahlo, 13 Temmuz 1954’te hayatını kaybetmiştir. Son tablosu; “Yaşasın Yaşam” isimli bir natürmorttur. Cenazesi, ertesi gün yakılmış, külleri Mavi Ev’de hala saklanmaktadır. Kendisi aramızda yok ancak resimlerinde hala izlerini yaşatmaktadır. Hakkında sayısız kitap yazıldı, hatta şarkı bestelendi. Frida Kahlo’nun çok yönlülüğü yaşadığımız yüzyılda, modern dünyada da izlerini sürdürüyor.
Hayatını konu alan filmler;
Frida Kahlo’nun hayatı Frida ismi ile 2002 yılında sinemaya aktarıldı.
2005 yılında hayatını konu alan “The Life and Times Of Frida Kahlo” adlı bir belgesel film çekildi.
“Kendimi resmediyorum çünkü en iyi kendimi biliyorum. Hiçbir zaman rüyalarımı ya da kâbuslarımı çizmedim, kendi gerçeğimi çizdim.” Frida Kahlo
Mustafa Bayındır